Aslında bu postumda güncel bir gezimizden değil geçtiğimiz mart ayında gerçekleştirdiğimiz Safranbolu gezimizden bahsedeceğim. Biliyorsunuz aslında benim bu blogu açmamın asıl nedeni sevgilimin fikri sayesinde seyahatlerimizden bahsetmekti. Sonra aldı başını gitti, moda-güzellik-seyahat ve pekçok şey blogu oldu ama :) Yine de asıl amaca bağlı kalarak, yenilerin yanında eski gezilerimize de yer vermek istiyorum blogumda.
Her seyahatimizden önce uzun bir araştırma dönemi olur. Doğaçlama gezilerimiz, deneyimlerimizin yanında bir de "mutlaka"larımız olur. "Mutlaka" yenmesi gereken, "Mutlaka" gezilmesi gereken gibi ve bunlar ajandama liste halinde bir bir yazılır, gerçekleştirildikçe üstü çizilir. Gerçekleştirilmeyenler için sevgiliye kızılır :)
Öncelikle, bence Safranbolu tam bir sonbahar yeri. Safranbolu'yu mutlaka ama mutlaka sonbaharda görmeye gidin ve ara sıra serpiştiren yağmuru, arasıra içinizi titretecek soğuğu hissedin o tarihi evlerin arasında-dar sokaklarda.
İkinci olarak asla arabayla gitmeyin! Biz bununla ilgili çok tavsiye aldık ve bu yüzden otobüsle gerçekleştirdik yolculuğumuzu. Nedeni ise, sokakların çok çok dar olması, park sorunu ve zaten görülecek yerlerin arabayla gidilecek kadar birbirinden uzakta olmayışı.
Safranbolu eski çarşı ve yeni çarşı olarak 2ye ayrılmış. Eski çarşı dedikleri yer asıl konakların, tarihi evlerin, gezilecek yerlerin yer aldığı kısım. Yeni çarşı adından da anlaşıldığı üzere daha gelişmiş, yeni yapıların yer aldığı bölüm.
Burda konaklama kısmına değinmek istiyorum yeri gelmişken. Biz açıkçası bir konakta kalmak istemedik. Nedeni, konak odalarının banyolarının odada duvara gömme dolap içinde yer alması ya da ortak kullanım şeklinde katlarda, koridorda bulunması. Bir de her ne kadar tarihi olan her şeye çok tutkulu olsak da, kaldığımız yerin bakımının nasıl yapıldığını bi yere kadar bilebiliriz. Yani gece üstümüze düşen bi örümcekle, ya da odada dolaşan bir fareyle uyanma ihtimalimiz olmasından çekindik biraz da. Bunun için yeni çarşı kısmında Diamond Park Hotel'i tercih ettik konaklama için. Hem geleneksel hem modern bir otel. Konumu da çok güzel bir yerde. Eğer konakta kalmakta ısrarcı değilseniz garanti veriyorum ki otel bazında kalabileceğiniz fiyat-performans açısından en uygun, en iyi otel Park Diamond Otel. Eğer burda kalmayı tercih ederseniz de benim tavsiyem jakuzili odalardan birinde kalmanız. Şu aşağıdaki gibi bir manzarada her zaman jakuzi keyfi yapamayabiliriz çünkü :)
Akşam yemeklerini otelimizde yedik, mutfak çok iyi, kahvaltısı açık büfe tabi ki ve oldukça zengin. Garsonlar çok samimi ve ilgililer. Otel personellerinin tümü öyle aslında. Akşam yemeklerinde fasıl tarzı müzikler çalıyor. Biz rakı-fasıl tutkunu bir çift olarak bayıla bayıla gittik akşam yemeklerimize :) Otelden ayrılmadan da müziklerin bir kopyasını aldık. Şimdi evimizde de dinliyoruz rakı-balık sofralarımızda.
Bunlar da otelin genel görünümden:
Odamızın manzarası da şöyleydi:
Gezilecek-görülecek yerlere, tadılacak şeylere gelirsek:
Tıpkı Kapadokya'da olduğu gibi her yerde elma çayı içiliyor burda, siz de hiç durmayın her durduğunuz yerde mutlaka için o çoook güzel elma çaylarını. Bunun için tercih edebileceğiniz yerlerden biri eski çarşının içindeki Arasta Kahvesi.
Safranbolu simidini, Safranbolu gazozunu ve Safranbolu lokumunu da unutmuyoruz tabi ki ve lokumlardan hediyelik almayı da...
Safranbolu'ya özgü bayıldığım!! Peruhi'yi ve Zerde'yi de tadın mutlaka, yine eski çarşının içinde ev yemekleri yapan çok tatlı lokantalar var, Hanımsultan ve Merkez Lokantası bunlardan bazıları.
Hıdırlık Tepesi'ne çıkıp Safranbolu'yu olduğu gibi izleyebilirsiniz tepeden. Yanlış hatırlamıyorsam hükümet Konağı'nın olduğu tepe Hıdırlık Tepesi. Hükümet Konağı bir müze-Kent Tarihi Müzesi, arka bahçesinde Türkiye'deki saat kulelerin minyatürlerinin buluğunduğu bir açık hava müzesi var. Bunun yanında yine aynı bahçede Abdulhamid tarafından yaptırılmış eski cezaevi de bulunuyor, ziyarete açık.
Eski Kaymakamlar Evi'ni ziyaret edin. Kaymakamlar evi beni çok etkilemişti, kaç yüzyıllık konak... İçi müze, geleneklerimizi anlatan canlandırmalar var. Eski eserler, Cumhuriyet dönemi kıyafetleri, eski mutfak eşyaları... Çıkışta da bahçesindeki cafe'de şu aşağıdaki harika sunumla Türk kahvesi için, nargilelerini deneyin. Harikalar! İşleten amca daha da harika :)
Burdan çıktığınızda ise Kaymakamlar Evi'nin hemen yakınındaki Taşev Sanat ve Şarapevi'ne gitmenizi öneririm. Ortam, manzara, sunumlar, ikramlar, şarap ve çalışan teyze mükemmel...
Eski Çarşı'daki meşhur Zafranbolu :)
Safranbolu gençliği'nin akşamlar canlı müzik dinlemeye gittiği, çok keyifli bira içilebilecek bir yer var bizce Safranbolu'da, orası da Gümüş Konak'taki bu bar. Adı yanılmıyorsam Dambar'dı. Biz gittiğimizde henüz canlı müzik yoktu ama yine de çok keyifli zaman geçirdik. Bir de Rock Cafe var Safranbolu'da, önce oraya gitmek istedik ve henüz akşam olmadığı halde akşam düzenledikleri organizasyon için bizi kabul edemeyeceklerini söyledi çalışan kadın. "Biz de zaten yemeğe gelmedik" dediğimizde de "isterseniz bekleyin buranın sahibi gelir birazdan ona sorarsınız" gibi salakça bir cevap verdi ve işin garip yanı konaklayacağımız yer henüz belli değilken bu rock cafe'nin dahil olduğu Kayra Butik Otel'de baya düşünmüştük. Sonra banyo gerekçesiyle vazgeçmiştik. İyi ki de vazgeçmişiz...
Cinci Hanı'na da uğramayı unutmayın bu arada :)
Eğer bizim kaldığımız otelde kalacaksanız, otele çok yakın bir konak cafe var ve benim favori mekanım orası oldu. Üstüste iki gün boyunca gittik. Gökçuoğlu Konağı'nın içindeki Marmelat Cafe. Çook şirin bir yer, varendası ayrıca çok tatlı. Tam sahlep içmelik bir yer...
Yine otele çok yakın bir yerde Safranbolu'da gördüğümüz en modern cafe olan North, yol üstünde kahve içmelik hoş bir mekan...
Bizim yaptığımız ve yapmaya vakit bulamadığımız daha bir çok yapılacak var bu bahsettiklerimin yanında. Örneğin Gülevi Konağı'ndaki Gülevi Cafe ve Aquarius Cafe değişik ve hoş yerler. Eski çarşıdaki Yemeniciler Arastasını, güneş saatini, küçük kahveleri de görmeden geçmeyin. Mutlaka gözleme yiyin. Kale'yi, eski değirmeni, eski tabakhaneyi de fırsatınız varsa es geçmeyin. Gezi evleri'ne doyamazsanız Kaymakamlar Evi'nin dışında şunları da bulun ve görün:
-Kileciler Konağı
-Mümtazlar Evi
-Karaüzümler Evi
-Kavsalar Evi
Eğer arabayla giderseniz Safranbolu'nun biraz uzağında kaldığını söyledikleri Bulak Mağarası'nı ve Konarı Gölü'nü de görebilirsiniz. İnce kaya su kemeri'ni de aynı şekilde...
Kapanışı otobüs saatini oyun oynarak bekleyen, valizimi rahatına alet eden sevgilimle ve Urbanears kulaklık postumda da yayınladığım otobüsteki fotoğrafımızla yapıyorum. Umarım bu yazı işinize yaramıştır ve gezi planınızda az da olsa benim de tuzum bulunmuştur.
Şimdiden iyi gezmeler!
Beni instagram hesabımdan takip etmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder