Hazır bu sene yılbaşı hafta sonuna denk geliyorken, e biz de balayından sonra henüz bir tatile çıkmadığımızdan yılbaşını farklı bir şehirde geçirmek istedik ve birkaç seçenekten sonra yıllardır hep aklımızın bir köşesinde bulunan Amasra'da karar kıldık.
11 Mart 2017 Cumartesi
14 Eylül 2015 Pazartesi
Karadenizi Ucundan Yakalamak...
Sakarya'da yaşıyorsanız ve denizde doyasıya vakit geçirme fırsatı bulamıyorsanız, böyle ayaklarınızı denize sokmakla da yetinebilirsiniz benim gibi :) Haftaiçi mesai, haftasonu Ankara ya da bazı haftasonları erkek arkadaşımın gün içinde birkaç saatlik mesaileri, ikimizin de işlerimizde ilk yılımız olması sebebiyle yıllık iznimizin olmayışı derken geçen yıl gibi bu yıl da deniz tatili yapamadık. Ama yine de en azından sık sık deniz görebiliyor olmak da güzel... Bir sonraki deniz tatilimizin balayımızda olacağını düşünmek daha da güzel ♥
Karadenizi Ucundan Yakalamak...
Sakarya'da yaşıyorsanız ve denizde doyasıya vakit geçirme fırsatı bulamıyorsanız, böyle ayaklarınızı denize sokmakla da yetinebilirsiniz benim gibi :) Haftaiçi mesai, haftasonu Ankara ya da bazı haftasonları erkek arkadaşımın gün içinde birkaç saatlik mesaileri, ikimizin de işlerimizde ilk yılımız olması sebebiyle yıllık iznimizin olmayışı derken geçen yıl gibi bu yıl da deniz tatili yapamadık. Ama yine de en azından sık sık deniz görebiliyor olmak da güzel... Bir sonraki deniz tatilimizin balayımızda olacağını düşünmek daha da güzel ♥
6 Eylül 2015 Pazar
Sapanca'da Kahvaltı Pikniği
Haftasonu Sapanca'da piknik yapmak en sevdiklerimden. Bu defa, kahvaltımızı evde yapmak yerinde Sapanca'yı tercih ettik ve hem karnımızı hem gözümü doyurmuş olduk :)
30 Ağustos 2015 Pazar
Haftasonu Gezisi/Sapanca-SaSa Harmanlık
Sakarya'da haftasonları harika geçiyor. Keşfedilecek, görülecek o kadar çok yer var ki... Bu haftasonu da Sapanca'da Sasa Harmanlık'taydık. Sasa'da, küçük de olsa göle girebileceğiniz bir plaj var. Nişan, düğün gibi özel günler için kullanılan büyükçe bir bahçe, çocuklar için küçük bir oyun parkı, uzuuun bir iskele ve iskelenin sonunda görkemli bir gondol da burayı özel kılan diğer detaylar... Gondola binmeyi çok istemiştim ama bırakın binmeyi fotoğraf çektirmek için yanına bile gidemedim fotoğrafta gördüğünüz sabit olmayan iskele o gün çok sallandığı için :) Yine de Sapanca manzarasına karşı limonatamızı, Türk kahvemizi yudumlamak yetti bize burda. Servis biraz aksak gibi olsa da mekan mutlaka bir haftasonu gidip vakit geçirilesi...
27 Ağustos 2015 Perşembe
Sakarya/Acarlar Longozu
Burası gerçek bir efsane! Türkiye'nin en büyük longozunun yani subasar ormanının Sakarya'da olması harika bir şey. Longoz, Sakarya'daki tek Yaban Hayatı Geliştirme Sahası'ymış aynı zamanda, çevresinde sincapların yaşadığını öğrendiğimde çok sevinmiştim. Merkezden biraz uzak olsa da Sakarya'ya gelindiğinde mutlaka yapılacaklar listesine eklenmeli...
26 Ağustos 2015 Çarşamba
Maja Kırkpınar
Haftasonunu beklemek ölüm gelmesin diye haftaiçi iş çıkışında da böyle kaçamaklar yaptığımız oluyor. Bu defa tercihimiz akşam yemeğimiz için balıklarının methini çok duyduğumuz Kırkpınar Maja, ardından bi şeyler içerken manzaraya doymak için tercihimiz evlenme teklifi aldığım ve bir de Phantom hava çekimi gerçekleştirdiğimiz Green Blue oldu. Fotoğraflar ilk kez gittiğim Maja'dan. Green Blue Phantom çekimimiz ise Youtube'da, buradan bi göz atabilirsiniz.
23 Ağustos 2015 Pazar
Haftasonu Gezisi: Bolu Gerede&Gölcük
Haftasonu erkek arkadaşımın akrabalarının bir sünnet törenine katıldık Gerede Esentepe'de. Gerede'ye daha önce gittiğimi hatırlıyorum ama Esentepe'yi hiç görmemiştim. Bolu'da yaşayanların nişan-düğün gibi özel günlerini gerçekleştirebilecekleri çok güzel mekanlar var Esentepe'de, çok güzel manzaranın yanı sıra. Yeşilliğin güzelliğini anlatmaya kalkışmıyorum bile zaten :) Sakarya'da haftalardır sıcaktan resmen erirken Esentepe'de serinlemek, hatta ince bir hırkaya ihtiyaç duymak ve şiddetli bir yağmur görmek bana oldukça iyi geldi. Törenin ardından eve dönüş yolunda Gölcük'e uğrayarak daha önce birkaç defa gidip fotoğraflama şansı bulduğum güzel gölü, hem erkek arkadaşım ve ailesiyle de bir kez daha görmüş hem de Gölcük'le Phantom hava çekimlerimize bir yenisini daha eklemiş olduk. Anlayacağınız bu haftasonu da gözüm yeşile ve suya fazlasıyla doydu :)
İstanbuldere Alabalık Evi
Sakarya'da haftasonu için ilk akla gelen Sapanca oluyor ister istemez. Sapanca sadece gölden ibaret değil ama... Hala sonunu getiremedik ve hala keşfedilecek çok yer var! İstanbuldere Alabalık Evde bizim Sapanca'da çok önceden keşfettiğimiz ve müdavimi olduğumuz bir yer. Gölden uzak ve göl manzaralı değil ancak kendi çevre düzenlemesi, servisi ve küçük küçük birçok şelalesi ve deresiyle gözünüzü doyuruyor. Gitmekten asla sıkılmayacağımız yerlerden. Aşağıdaki fotoğraflar da farklı zamanlarda çektiğim fotoğraflar. Daha yakalanacak çok poz var yine de :)
Çamlıca
Nişan bohçamın eksikleri için İstanbul'a gittiğimiz bir haftasonu, İstanbul'un harika manzarasından faydalanmadan Sakarya'ya dönmek istemedik ve hemen yolumuzun üzerindeki Çamlıca'ya geçtik. İkimiz de ilk kez gittik ayrılmak istemediğimiz Çamlıca'ya. Bu kadar güzel bir manzaraya karşı beyaz, ferforje minik masa-tabureler ve çay-simit keyfi inanılmaz güzeldi. İstanbul gerçekten ucu bucağı olmayan bir cennet...
11 Mayıs 2014 Pazar
Tekrar Merhaba SAPANCA!!
Adapazarı'nı cazip kılan en önemli şeylerden biri, Sait Faik'in de orda yaşamış olmasından sonra tabi ki Sapanca Gölü bence :) O kadar çok seviyorum ki oranın havasını, yaşamını, gölünü... Bu 2.gidişimiz oldu, bir önceki 2 yıl önceydi ama yine o zaman kaldığımız yerde kaldık. Zaten Sapanca'yı çok sevmemde kaldığımız yerin yani Villa Sapanca'nın da çok büyük etkisi var.
Sapanca'ya geçmeden önce Adapazarı'nın meşhur seyirlik tepesi, Serdivan Tepe'ye de çıktık. Adapazarı'na 3. gelişim ama orayı ilk kez gördüm, hava da manzara da harikaydı...
14 Mart 2014 Cuma
Abant'ta Birkaç Saat
Son birkaç postuma konu olan Ereğli gezimizin dönüşünde hatta Akçakoca'dan dönüşte demek daha doğru olur, Abant'a da uğrayalım dedik. Yıllardır o kadar heves ederim, bir türlü kısmet olmamıştı Abant'a gitmek. Birkaç saatliğine de olsa orda bulunmak çok çok iyi geldi. Üstelik Abant çok sosyal bir yermiş hiç bilmiyordum. Gölün etrafı boyunca oteller, arnavut kaldırımlı yollarda dolaşan faytonlar, şirin banklar... Bunca zaman nasıl keşfetmedim burayı bilmiyorum :) Bir hafta sonunu orda geçirmekten daha çok ihtiyacım olan bir şey yok sanırım şu sıralar.
10 Mart 2014 Pazartesi
Yeniden Akçakoca
Geçtiğim haftasonu Ereğli'de katıldığımız düğün dönüşü gelenekselleşmiş biçimde tekrar Akçakoca'ya uğradık. Bu defaki gezimiz bir öncekine göre daha kapsamlı oldu. Kıyıda taş ve deniz kabuğu toplamanın yanında Ceneviz Kalesi'ni ve kalenin hemen altındaki Mavi Bayraklı Plaj'ı da görmüş olduk. Kale restorasyon nedeniyle kapalı olduğu için içine giremedik ve dolayısıyla içindeki meşhur dilek kuyusunu da göremedik. Kalenin sahip olduğu manzara bir harika, kale plajı da denilen plajın suyu inanılmaz berrak. Yazları deniz tatilleri için Karadeniz kıyılarını pek tercih etmeyen bizler için burayı keşfetmemiz çok iyi oldu. Artık ilk fırsatta o plajda denize girmek istiyorum :)
5 Mart 2014 Çarşamba
BİR DÜĞÜN GÜNLÜĞÜ DAHA...
Bir düğün günlüğü daha diyorum çünkü şu postta ve şu postta bahsettiğim ablamın düğününün üzerinden henüz 4 ay geçti ki yine bir düğüne katıldık ailecek. Hem de ablamın düğününün olduğu ilde ve hatta aynı mekanda :)
Hazırlıklarımızı tamamlayıp sabahtan yola koyulduk geçtiğimiz cumartesi, Zonguldak-Ereğli'ye gitmek üzere. Benim için uykulu geçen birkaç saatin ardından kahvaltı etmek için Bolu Dağı'nda yol üstünde Berceste adında bir mekanda mola verdik. Daha önce ablam ve eniştemin bildiği bir yermiş ama ben ve annem ilk kez gördük ve çook beğendik. Berceste'de açık büfe olarak kahvaltı edebiliyorsunuz ve mekan gördüğüm en zengin açık büfeye sahip sanırım :) Arka tarafında da büyük yemyeşil, huzurlu bir bahçesi, bahçenin içinde şirin kamelyalar, büyük salıncaklar, küçük bir değirmen ve bahçenin biraz yukarısında tavus kuşlarından keçilere, ördeklere kadar bir çok hayvanın olduğu minik bir çitflik de bulunuyor. Bahçedeki kısa gezintimde ablamın fotoğraf makinesini kullandığım ve henüz o fotoğrafları alamadığım için telefonumla çektiğim sadece bir iki fotoğrafı paylaşabiliyorum bu bahçeye ait.
Hazırlıklarımızı tamamlayıp sabahtan yola koyulduk geçtiğimiz cumartesi, Zonguldak-Ereğli'ye gitmek üzere. Benim için uykulu geçen birkaç saatin ardından kahvaltı etmek için Bolu Dağı'nda yol üstünde Berceste adında bir mekanda mola verdik. Daha önce ablam ve eniştemin bildiği bir yermiş ama ben ve annem ilk kez gördük ve çook beğendik. Berceste'de açık büfe olarak kahvaltı edebiliyorsunuz ve mekan gördüğüm en zengin açık büfeye sahip sanırım :) Arka tarafında da büyük yemyeşil, huzurlu bir bahçesi, bahçenin içinde şirin kamelyalar, büyük salıncaklar, küçük bir değirmen ve bahçenin biraz yukarısında tavus kuşlarından keçilere, ördeklere kadar bir çok hayvanın olduğu minik bir çitflik de bulunuyor. Bahçedeki kısa gezintimde ablamın fotoğraf makinesini kullandığım ve henüz o fotoğrafları alamadığım için telefonumla çektiğim sadece bir iki fotoğrafı paylaşabiliyorum bu bahçeye ait.
Etiketler:
AdilIşıkElbise,
Ankara Horon Kulübü,
Berceste,
Bolu Dağı,
düğün kombini,
Ereğli,
Kombinlerim,
Mavi Organizasyon,
MichaelKorsÇanta,
SeyahatGünlüğüm,
Şinasi Bey Restaurant,
ZaraAyakkabı
24 Ocak 2014 Cuma
Safranbolu'dan Notlar
Aslında bu postumda güncel bir gezimizden değil geçtiğimiz mart ayında gerçekleştirdiğimiz Safranbolu gezimizden bahsedeceğim. Biliyorsunuz aslında benim bu blogu açmamın asıl nedeni sevgilimin fikri sayesinde seyahatlerimizden bahsetmekti. Sonra aldı başını gitti, moda-güzellik-seyahat ve pekçok şey blogu oldu ama :) Yine de asıl amaca bağlı kalarak, yenilerin yanında eski gezilerimize de yer vermek istiyorum blogumda.
4 Aralık 2013 Çarşamba
SİSLİ BOLU DAĞI'NDAN AKÇAKOCA'YA
Bolu Dağı tüneli çıkışında çalışma olduğu için, yükseldikçe sislenen dağ yolculuğuna geçiş yaptığımız bir araba yolculuğu bu. Ereğli'ye gitmek üzere yoldayken, keyifli keyifli şarkılar söylerken, "aa dağa çıkıyoruz, oo baya yüksekteyiz, uçuruma bak" diye diye dağın tepesine kadar vardık ama tabi bir hayli zor şartlarda yolculuğumuza devam ederek. Hayatımda daha önce hiç bu kadar yoğun ve daha önemlisi büyülü bir sis görmemiştim. Evet, bu sis denilen şey resmen büyülü! Öyle ki, hem içinde kaybolmak istiyorsunuz, hem önünüzü görmek. Uzun zamandır doğada karşılaştığım hiçbir şeyden bu kadar çok etkilenmemiştim. Şu anda bile deli gibi o sisi yaşamak istiyorum. İnanın bana, gerçekten büyülü!
Tehlikeli yanından hiç bahsetmiyorum bile. Yol kenarlarındaki sis farları iyi ki varlardı ama yine de tam olarak yeterli oldukları söylenemez. Arabadayken 2 metre öteyi göremiyorduk en son. Neyse ki sonra arkamızdan gelen arabayla buluşmak için bir köftecide durduk, dağın tam tepesindeyiz ama. Sobalı, sıcak, şirin bir köfteci burası ama ne yazık ki adını hatırlayamıyorum. Diğer arabayı ve köfteleri beklerken mekanın arka bahçesini dolaşmak istedim; böylesi bir sisle daha karşılaşmam çok zor çünkü biliyorum. Aşağıda fotoğrafları görünce bana hak vereceksiniz eminim...
Bolu dağı yolculuğumuz bitince, Akçakoca sahilde de vakit geçirdik biraz. Huzurlu, dingin, serin... Denizi özlemişim. Bizden çıplak ayak sahilde yürüyenler, ayaklarını suya sokanlar oldu ama ben aynı işlemi çizmelerimle yapmayı tercih ettim.
Uzun yolculukları bu yüzden seviyorum belki de, dağ bildiğimiz dağ, deniz bildiğimiz deniz. Onları her gördüğümüzde farklı bir yüzlerini gösteriyorlar çünkü bize. Bir bakıyoruz hüzünlü, bir bakıyoruz sinirli... Arada bir eski bir ahbaba hal hatır sormak gibi galiba benim için uzun yol yolculukları. Çok sık değil ama manalı...
Trençkot: Polo Garage
Çizme: Hunter
T-shirt: Zara
Şal: Benetton
Kot: Levi's
Çizme: Hunter
İnstagram hesabımı görüntülemek için tıklayın.
26 Eylül 2013 Perşembe
İstanbul'dan Bir Kombin
Geçtiğimiz şubat ayından kalma bir İstanbul kombini bu. Olur mu olmaz mı diye bir akşam Kim Milyoner Olmak İster'e başvurmamız ve birkaç ay sonra mülakat için bana dönüş yapmaları üzerine alelacele hazırlanıp yola koyulduğum bir gezi oldu bu. Bileti sabah saat 5'e aldığım için, aynı gece Jolly Joker'daki Yeni Türkü konserine de daha önce bilet alıp rezervasyon yaptırdığım için konserden çıkıp İstanbul'a doğru yola koyuldum...
8 Eylül 2013 Pazar
*BÜYÜKADA*
Geçtiğimiz haftasonu, 1 aydır beklediğimiz Büyükada kaçamağımızı gerçekleştirdik sevgilimle. Otelden, yapılacaklar listesine, giyilecek kıyafetlere kadar her şey hazır olmasına rağmen bekledik hem de o 1 ayı, sırf benim iş yerimdeki izin planlaması, iş yoğunluğu ve de sevgilimin yaz okulunun bitiş tarihi yüzünden...Neyse ki gece 1'de bindik otobüsümüze, evet çok erken oldu ama bunu o zaman hesap edemedik :( aslında hesap ettiğimiz şey sabah 10'a doğru orda olup güzel bir kahvaltı edip 14:00'de de otelimize check-in yapmaktı. Bizim İstanbul'a varmamız, ardından kartal sahile gitmemiz, ardından adaya geçmemiz 9'u bile bulmadı ama :) Ada'ya indiğimizde mekanlar yeni açılıyordu yani o derece :)
21 Nisan 2012 Cumartesi
Böyle buyurdu iç sesimiz
Bir hayli gecikmiş bir yazıyla giriş yapıyorum. Gecikmemin rahatlığı, yazımın ana hatlarını belirten başlıkları, daha önce eve dönüş yolculuğu için havaalanına doğru ilerlerken attığım tweetlerden kaynaklanıyor. Belki biraz da tez çalışmalarıma ağırlık vermem gerektiği düşüncesinden*, ama sadece düşüncesinden. Hayır değil tabi, baya baya yazıyorum, araştırıyorum. 2 gündür bilgisayar başından kalkamayışımın Rihanna klipleriyle, moda trendleriyle de ilgisi olsa bile an itibariyle tezimle ilgili sadece ufak rotüşlerim kaldı. O konuda da rahatım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)