Henüz şehrimize kar inmeden önce, henüz yalnızca deri bir ceketle dışarı çıkıp üşümediğimiz ama günümüzden de çok eski olmayan bir zamanda işte yine bir siyah-beyaz kombinim. Önce Armada'da Hello Kitty ile, ardından Ankara'da yeni açılan Next Level'da zarif kuğularla... ve bu arada evet bahara kadar siyah-beyaz kombinlerimden vazgeçemeyecek olmam, hayatımın en büyük gerçeklerinden biri!
15 Aralık 2013 Pazar
NEXT LEVEL
Henüz şehrimize kar inmeden önce, henüz yalnızca deri bir ceketle dışarı çıkıp üşümediğimiz ama günümüzden de çok eski olmayan bir zamanda işte yine bir siyah-beyaz kombinim. Önce Armada'da Hello Kitty ile, ardından Ankara'da yeni açılan Next Level'da zarif kuğularla... ve bu arada evet bahara kadar siyah-beyaz kombinlerimden vazgeçemeyecek olmam, hayatımın en büyük gerçeklerinden biri!
8 Aralık 2013 Pazar
Beklenen Kar Geldi, Sıra Yeni Yılda!
Bu yıl çook soğuk havaların da etkisiyle beraber, 9 aydır özlediğimiz karı 4 gözle bekler olduk. Şu soğuğu azıcık da olsa kırsın diye... Ta ki düne kadar. Yani Ankara için... Yazı, güneşi çok severim ama benim mevsimim esasen kıştır. Yünlü, kalın giysilerin içinde kendimi daha korunaklı hissettiğim için belki. Uzun yağmur çizmelerinin, tüylü şapkaların, sıcacık eldivenlerin, içi pamuk gibi kar botlarının verdiği güveni seviyorum belki de. Hem üşümeyi, hem üşümekle savaşmayı seviyorum ya da. Önlem almayı, "ne giysem üşümem?" diye taktikler geliştirmeyi, mücadele etmeyi, savaşırken mutlu olmayı seviyorum evet.

İçerdeyken dışarda olmayı istemeyi, dışardayken soğuktan içeri girmek için koşturmayı istemeyi seviyorum. Sevdiğimle soğuk diye mekanların kapalı kısımlarına oturup, sigara içmek için 5 dakika diye dışarı çıkıp ,titreye titreye de olsa güle güle, birbirimizin gözlerimizin içine baka baka o 5 dakikayı 20 dk yapışımızı seviyorum. Evdeyken mis kokulu bitki çayları yapmayı, sahlep hazırlamayı, şekil şekil kurabiyeler, muffinler yapıp sevgilimin ağzına sokuşturmayı seviyorum. Film izlerken üşümeyi, battaniyenin altında ellerimizi birleştirmeyi seviyorum. Yıl boyu üşüyen ayaklarımı sevgilimin ayaklarının altına sıkıştırıp uyumayı seviyorum geceleri. Kocaman oldu diye dalga geçtiğim göbeğine sarılarak ısınmaya çalışmayı... Beni, dışarda geçirdiğimiz her saniye sevgilimin ellerine, kollarına muhtaç ettiği için seviyorum kışı...
4 Aralık 2013 Çarşamba
SİSLİ BOLU DAĞI'NDAN AKÇAKOCA'YA
Bolu Dağı tüneli çıkışında çalışma olduğu için, yükseldikçe sislenen dağ yolculuğuna geçiş yaptığımız bir araba yolculuğu bu. Ereğli'ye gitmek üzere yoldayken, keyifli keyifli şarkılar söylerken, "aa dağa çıkıyoruz, oo baya yüksekteyiz, uçuruma bak" diye diye dağın tepesine kadar vardık ama tabi bir hayli zor şartlarda yolculuğumuza devam ederek. Hayatımda daha önce hiç bu kadar yoğun ve daha önemlisi büyülü bir sis görmemiştim. Evet, bu sis denilen şey resmen büyülü! Öyle ki, hem içinde kaybolmak istiyorsunuz, hem önünüzü görmek. Uzun zamandır doğada karşılaştığım hiçbir şeyden bu kadar çok etkilenmemiştim. Şu anda bile deli gibi o sisi yaşamak istiyorum. İnanın bana, gerçekten büyülü!
Tehlikeli yanından hiç bahsetmiyorum bile. Yol kenarlarındaki sis farları iyi ki varlardı ama yine de tam olarak yeterli oldukları söylenemez. Arabadayken 2 metre öteyi göremiyorduk en son. Neyse ki sonra arkamızdan gelen arabayla buluşmak için bir köftecide durduk, dağın tam tepesindeyiz ama. Sobalı, sıcak, şirin bir köfteci burası ama ne yazık ki adını hatırlayamıyorum. Diğer arabayı ve köfteleri beklerken mekanın arka bahçesini dolaşmak istedim; böylesi bir sisle daha karşılaşmam çok zor çünkü biliyorum. Aşağıda fotoğrafları görünce bana hak vereceksiniz eminim...
Bolu dağı yolculuğumuz bitince, Akçakoca sahilde de vakit geçirdik biraz. Huzurlu, dingin, serin... Denizi özlemişim. Bizden çıplak ayak sahilde yürüyenler, ayaklarını suya sokanlar oldu ama ben aynı işlemi çizmelerimle yapmayı tercih ettim.
Uzun yolculukları bu yüzden seviyorum belki de, dağ bildiğimiz dağ, deniz bildiğimiz deniz. Onları her gördüğümüzde farklı bir yüzlerini gösteriyorlar çünkü bize. Bir bakıyoruz hüzünlü, bir bakıyoruz sinirli... Arada bir eski bir ahbaba hal hatır sormak gibi galiba benim için uzun yol yolculukları. Çok sık değil ama manalı...
Trençkot: Polo Garage
Çizme: Hunter
T-shirt: Zara
Şal: Benetton
Kot: Levi's
Çizme: Hunter
İnstagram hesabımı görüntülemek için tıklayın.
30 Kasım 2013 Cumartesi
Rubber Duck Kombini
Uzun süre aklımdaki Rubber Duck'ı arayıp aynısını bulamayınca çok benzerini alıp, aldığım modelden daha da memnun kaldığımı şurada anlatmıştım zaten. Yine aynı postta ilk fırsatta Rubberlarımla kombin paylaşacağımı da söylemiştim. Rubber'ları kullandığım ilk kombinim bu olmasa da işte söz verdiğim oldukça rahat, bowling oynamalık, özgüven ve neşe dolu Rubber Duck kombinim :)
28 Kasım 2013 Perşembe
New in: Victoria's Secret/Sparkle Gloss-Color Shine
Bu haftanın yenileri Victoria's Secret'tan...
Gloss tutkunu biri olarak Ankara'da yeni açılan Next Level'daki Victoria's Secret mağazasından ilk satın aldığım şeyler tabi ki lipglosslar oldu. Erkek arkadaşımın kontrolünde olduğum için yalnızca 2 glossla çıkabildim mağazadan, yoksa gözümün kaldığı daha pek çok renk vardı :( Artık bir sonraki gidişimizde tedarik ederim diye umuyorum :)
23 Kasım 2013 Cumartesi
15 Kasım 2013 Cuma
Ayın Ayakkabıları Zara'dan
Herkese merhaba,
Düğün alışverişleri ve heyecanı devam ediyor :)
Kına gecesi ve nikahın ardından son adım bu cumartesi Ereğli'de gerçekleşecek düğün. En önemli kısım olan elbise faslını çok önceden hallettim çok şükür (onu da düğünden sonra ayrıca bir postta ele alırız), elbise halloldu diye üstümden öyle çok yük kalkmış olacak ki ayakkabısıydı takısıydı hiç umursamadan daha yeni bitirebildim bu alışverişimi.
Çanta ve takıdan çok ayakkabı almak istedim, ben baya rahatladım dedim ama her hafta en az 1 avm gezdiğimden bie gözatmıştım elbisem için uygun ayakkabı nerelerde ne var diye. Hatta birinde erkek arkadaşımın "hadi hadi bak bu çok iyi oldu alalım sen de çok yorulma daha bulamadım diye" şeklinde ısrarlarına yenik düşecektim. Gerçi o gün o ısrarlara karşı koymayıp o denediğim ayakkabıyı gidip başka bir avmde aldım ama neyse :) Duyduğunda "bir de erkeklerin sözüne güvenmezsiniz" diye çok dalga geçti şaşkın :)
Elbisem şimdilik sürpriz ama kendilerini son zamanlarımın favorisi siyahla kombinleyeceğim yine (biri beni siyahla kombinlemek alışkanlığından men etmeli acilen!!). Evde bir ton siyah ayakkabım var ve gelin görün ki elbiseme uygun bulduğum siyah süet platform bir ayakkabım yok! Zaten bu elbiseyle beraber ne kadar çok rugan ve deri ayakkabım olduğunu farkettim... Her neyse, mağazaları aradım taradım Steve Madden ve Bambi'de aklımdakine çok yakın iki ayakkabı gördüm ama bakmaktan bile çekindiğim topukları vardı. Elbisem kuyruklu ve dantelli olunca cesaret edemedim açıkçası o kadar yüksek topuklara... Bu arada elbisem hakkında iki detay vermiş de oldum :)
Sonra Zara'da gördük o gün yukardaki güzelliği, denedim ama parmaklarım çok çıktı kötü göründü. Hunter'lardan sonra rahatlığa alışmış ayaklarım yüzündenmiş, topukluyla gittiğim alışverişimde denediğimde hiç öyle kötü görünmediler(tabi fotoğrafta kirli kabin aynası yüzünden rengi net görünmemiş). Hemen aldım almasına amaa gözüm başka bir ayakkabıda kalmadı değildi. Gözümü karartıp onu da denedim, çok beğendim ve ayakkabı aileme bir yenisini daha eklemiş oldum :)
Bunlar da sonradan vurulduğum ayakkabılar. Tıpkı siyah ayakkabılar gibi sarısından kırmızısına hemen hemen heer renge uydurulabilir joker bir ayakkabı bence. Görürseniz kaçırmayın derim :)
Şimdilik bu ayki ayakkabılarım bu kadar, umarım siz de beğenmişsinizdir ve belki benim düşüncelerimden etkilenip kendinize bunlardan birer tane edinmek istersiniz :)
Bir sonraki postum sanıyorum düğün elbisemle ilgili olur, o zamana kadar beni ve elbisemi merak ederseniz instagram hesabıma bir göz atın derim. Belki posttan önce ordan paylaşmış olurum.
En kısa zamanda görüşmek üzere...
Sevgilerle :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)